Beyanname-i Hümayun Sureti ile Fetva-yı Şerife'nin Orjinal Transkripsiyonu

BEYANÂME-İ HÜMAYUN SURETİDİR:

ÖZET: Osmanlı Padişahı Mehmed Reşad’ın 1. Dünya Savaşı’nda kara ve deniz kuvvetlerindemücadele eden Osmanlı askerlerine yönelik yapmış olduğu 29 Ekim 1914 tarihli moral vemotivasyon konuşması.

Orduma, donanmama!

Düvel-i muazzama arasında harp ilan edilmesi üzerine her dâim nâgehânî ve haksıztecâvüzlere uğrayan devlet ve memleketimizin hukuk ve mevcûdiyetini fırsatçı düşmanlarakarşı icâbında müdafaa edebilmek üzere sizleri silah altına çağırmıştım. Bu suretle müsellâhbir bitaraflık içinde yaşamakta iken Karadeniz Boğazı'na torpil koymak üzere yola çıkan Rusdonanması, tâlim ile meşgûl olan donanmamızın bir kısmı üzerine ansızın ateş açtı. Hukûk-ıbeynelmilele mugâyir olan bu haksız tecâvüzün Rusya cânibinden tashîhine intizâr olunurkengerek mezkûr devlet ve gerek müttefikleri İngiltere ve Fransa devletleri sefîrlerini geriçağırmak sûretiyle devletimizle münâsebât-ı siyâsîyelerini kat' ettiler. Müteakiben Rusyaaskeri şark hudûdumuza tecâvüz etti. Fransa-İngiltere donanmaları müştereken ÇanakkaleBoğazı'na, İngiliz gemileri Akabe'ye top attılar. Böyle yekdiğerini veli eden hâinânedüşmanlık âsârı üzerine öteden beri ârzu ettiğimiz sulhü terkederek Almanya, Avusturya-Macaristan devletleriyle müttefikan menâfi-i meşrûamızı müdâfaa için silâha sarılmayamecbûr olduk. Rusya devleti üç asırdan beri Devlet-i Aliyyemizi mülken pek çok zarârlarauğratmış, şevket ve kudret-i millîyemizi arttıracak intibâh ve teceddüd âsârını harb ile ve bintürlü hîle ve desâis ile her defâsında mahva çalışmıştır. Rusya, İngiltere ve Fransa devletlerizâlimâne bir idâre altında inlettikleri milyonlarla ehl-i İslâm'ı diyâneten ve kalben merbûtoldukları hilâfet-i muazzamamıza karşı hiç bir vakit sû-i fikir beslemekten fâriğ olmamışlarve bize müteveccih olan her musîbet ve felâkete müsebbip ve muharrik bulunmuşlardır. İştebu defâ tevessül ettiğimiz cihâd-ı ekber ile bir taraftan şân-ı hilâfetimize bir taraftan hukûk-ısaltanatımıza karşı ika' edile gelmekte olan taarruzlara inşallâhü teâlâ ilelebed nihayetvereceğiz. Avn u inâyet-i bâri ve meded-i rûhâniyet peygamberî ile donanmamızınKaradeniz'e cesûr askerlerimin Çanakkale ve Akabe ile Kafkas hudûdunda düşmanlaravurdukları ilk dârbeler hak yolundaki gazâmızın zaferle tetevvüç edeceği hakkındakikanaâtimizi tezyîd eylemiştir. Bugün düşmanlarımızın memleket ve ordularınınmüttefiklerimizin pây-i celâdeti altında ezilmekte bulunması bu kanaatimizi te'yîd edenahvâldendir.

 

Kahraman askerlerim:

Dîn-i mübinimize, vatan-ı azîzimize kasteden düşmanlara açtığımız bu mübârek gazâ ve cihâdyolunda bir an azîm ve sebâttan, fedakârlıktan ayrılmayınız. Düşmana aslanlar gibi savletediniz. Zîrâ hem devletimizin hem fetvâ-yı şerîfe ile cihâd-ı ekbere dâvet ettiğim üç yüzmilyon ehl-i İslâm’ın hayat ve bekâsı sizlerin muzafferiyetinize bağlıdır. Mescidlerde,camilerde, kâbetullâhta huzûr-ı Rabbül âlemine kemâl-i vecd ve istiğrâk ile mütevveccih üçyüz milyon masûm ve mazlûm mü'mîn kalbinin duâ ve temenniyâtı sizinle berâberdir.

 

Asker evlâdlarım:

Bugün uhdenize terettüb eden vazîfe şimdiye kadar dünyada hiç bir orduya nasîb olmamıştır.Bu vazifeyi ifâ ederken bir vakitler dünyayı titretmiş olan Osmanlı ordularının hayr-ülhâlefleri olduğunuzu gösteriniz ki düşman-ı din ve devlet, bir daha mukaddes topraklarımızaayak atmağa kâbetullah ve merkad-ı münevvere-i nebevîyi ihtivâ eden arâzî-i mübâreke-iHicâziyye'nin istirâhâtini ihlâle cür'et edemesin. Dînini, vatanını, nâmus-ı askerîsini silâhıylamüdâfaa etmeyi, Pâdişah uğrunda ölümü istihkar eylemeyi bilir bir Osmanlı ordu vedonanması mevcût olduğunu düşmanlara müessîr bir sûrette gösteriniz...

Hak ve adl bizde, zulüm ve adüvvan düşmanlarımızda olduğundan düşmanlarımızı kahretmekiçin Cenâb-ı Âdil-i Mutlak’ın inâyet-i samedâniyesi ve Peygamber-i zî-şânımızın imdâd-ımânevîsi bize yâr ve yâver olacağında şüphe yoktur. Bu cihâddan mâzîsinin zarârlarını telâfîetmiş şanlı ve kavî bir devlet olarak çıkacağımıza eminim. Bugünkü harbde birlikte hareketettiğimiz dünyanın en cesûr ve muhteşem iki ordusuyla silâh arkadaşlığı ettiğiniziunutmayınız. Şehîdleriniz şühedâ-yı sâlifeye müjde-i zafer götürsün. Sağ kalanlarınızın gazâsımübarek, kılıcı keskin olsun.

 

Mehmed Reşad

22 Zilhicce (1) 332 ve fi 29 Teşrîn-i Evvel (1)330 (Hicri ve Rumi), (Miladi 29 Ekim 1914)

BAŞKUMANDANLIK VEKALETİ’NİN BEYANNÂMESİ SURETİDİR:

ÖZET: Başkumandan vekili Enver Paşa’nın 1. Dünya Savaşı’nda mücadele eden ve edecekolan Osmanlı Askerlerine hitaben yapmış olduğu konuşma.

Arkadaşlar!

Sevgili başkumandanımız halife-i zîşân efendimiz hazretlerinin irâde-i seniyyelerini tebliğediyorum. Allah’ın inâyeti Peygamberimizin imdâd-ı ruhânisi ve mübarek padişahımızınhayır duasıyla ordumuz düşmanlarımız kahredecektir. Bugüne kadar karada ve denizde zâbitve asker kardeşlerimin gösterdikleri kahramanlıklar düşmanlarımızın perişan olacaklarına enbüyük delildir.

Ancak her zâbit ve asker unutmamalıdır ki harp meydanı fedâkarlık meydanıdır. Oradahangi asker daha ileri atılır, hangi asker düşmanın şarapnel ve kurşunlarından yılmayarakayak direr, sonuna kadar sebat ederse o asker mutlaka kazanır. Tarih şahittir ki Osmanlıaskerinden sebatlı, Osmanlı askerinden fedâkar hiçbir asker yoktur. Hepimiz düşünmeliyiz kibaşımızın ucunda Peygamberimizin, sahabe-i güzîn efendilerimizin ruhları uçuyor. Şanlıbabalarımız başlarımızın ucunda bizim ne yapacağımıza bakıyor. Eğer onların hakikievladımız olduğunu göstermek, bizden sonra geleceklerin lanetlerinden kurtulmak istersekçalışalım.

Zincirler altında inleyen üç yüz milyon İslam ve eski vatandaşlarımız hep bizimmuzafferiyetimize dua ediyor. Ölümden kimse kurtulmayacaktır. Ne mutlu ileri gidenlere, nemutlu din u vatan yolunda şehit olanlara....

İleri! Dâima ileri ki zafer, şan, şehâdet cennet hep ileride, ölüm ve zillet geridedir.Mübarek ve mukaddes şehitlerimizin ruhuna “Fatiha”

Başkumandan vekili Enver

“Padişahımız çok yaşa”

FETVÂ-YI ŞERİFE

ÖZET: Şeyhülislam Hayri bin Avni el-Ürgübî’nin Osmanlı Devleti’nin 1. Dünya Savaşı’nakatılmasıyla ilgi yayınlamış olduğu fetva.

İslâmiyet aleyhine tehâcüm-i a‘dâ vâki ve memâlik-i İslâmiyyenin gasb u gâreti ve nüfûs-ıİslâmiyyenin seby ü esîr edilmeleri mütehakkık olunca Padişâh-ı İslâm hazretleri nefîr-i âmm sûretiylecihâdı emr ettikde “İnfirû hifâfen ve sikâlen ve câhidû bi-emvâliküm ve enfüsiküm”(1) âyet-i celîlesihükm-i münîfince kâffe-i müslimîn üzerine cihâd farz olup genç ve ihtiyâr piyâde ve süvari olarakbi’l-cümle aktârdaki müslimînin mâlen ve bedenen cihâda müsâra‘at eylemeleri farz-ı ayn olur mu?

el-Cevâb: Olur.

Bu suretde el-yevm makam-ı Hilafet-i İslâmiyye ve Memâlik-i Mahrûse-i Şâhâneye sefâin-i harbiyyeve asâkir-i berriyesiyle hücum etmek suretiyle Hilafet-i İslâmiye’ye adv ve neûzü billahi te’âlâ nûr-ıâlî-i İslamiyetin itfâ ve imhasına sâî bulundukları mütehakkık olan Rusya ve İngiltere ve Fransa ileanlara mu’in ve zâhir olan hükûmetlerin taht-ı idarelerinde bulunan kâffe-i Müslimînin dahi mezkûrhükûmetlerin aleyhine ilân-ı cihad ederek bilfiil gazaya müsâra‘at eylemeleri farz olur mu?

el-Cevâb: Olur.

Bu surette maksûdun husûlü cemi‘ Müslimînin cihada müsâra‘at etmelerine mütevakkıf iken ba‘zılarıneuzubillahi teâlâ tehâlüf etseler tehâlüfleri mâsiyet-i azîme olup gazab-ı ilâhiye ve bu mâsiyet-işenianın cezasına müstehak olurlar mı?

el-Cevâb: Olurlar.

Bu surette Hükümet-i İslâmiye ile muharebe eden hükümât-ı mezbure ahâli-i İslamiyenin kendilerinikatl ve hatta cemi’âilelerini mahv ile ikrâh ve icbâr edilmiş olsalar bile Hükümet-i İslâmiye âsâkiriylemuhabere etmeleri şer‘ân haram-ı kati‘ ile haram olup fâil olmalarıyla nâr-ı câhîme müstehak olurlarmı?

el-Cevâb: Olurlar.

Bu surette harb-i hâzırda İngiltere ve Fransa ve Rusya ve Sırbiye ve Karadağ Hükümetleriylezâhirlerinin taht-ı idârelerinde olan Müslümanların Hükümet-i Seniyye-i İslâmiyeye mu‘în bulunanAlmanya ve Avusturya aleyhine harp etmeleri Hilâfet-i İslamiye’nin muzırrâtını mûcîp olacağındanism-i âzîm olmağla âzâb-ı elîme müstehak olurlar mı?

el-Cevâb: Olurlar.

(1) (Ey mü'minler!) Gerek hafif, gerek ağırlıklı olarak (savaş için) seferber olun ve mallarınızla, canlarınızlaAllah yolunda cihâd edin! ( Tevbe/41)

Ketebehû el-fakir ileyhi Te‘âlâ

Hayri bin Avni el-Ürgübî

ufiye anhümâ.